Yazının Hikayesi :Kil Tabletlerden Tablet Bilgisayarlara

Yazının Hikayesi :Kil Tabletlerden Tablet Bilgisayarlara

Mart 12, 2019 0 Yazar: digitalyazarlar

Digital Yazarlara Hoşgeldiniz… Yazmak, en temelde insanın kendisini ifade etmesinin somut bir yoludur. Yazı, duyguları, düşünceleri, bilgileri paylaşmak için kullanılan temel araçtır. Biz de Digital Yazarlar ekibi olarak, duygu, düşünce ve bilgilerimizi paylaşmak ve ifade etmek için buradayız. Yazarak ifade etmeyi sevdiğimiz için yazacak çok şeyimiz var diyerek yola çıktık. Yazı, yolumuzu sizlerle buluşturan en temel nokta madem; gelin önce doğuşundan günümüze yazının hikayesi ile başlayalım. Yazıyı yazarak anlatalım.

Yazının Hikayesi

Bugüne kadar yapılan arkeolojik çalışmalarda bulunan en eski yazı örneği, Mezopotamya’da Sümerlere ait Çivi Yazısıdır.  Sesler ve mimiklerin yetersiz kalmaya başladığı, birlikte yaşam için giderek artan iletişim ihtiyacı sonucunda yazının hikayesi M.Ö. 3000 yıllarında Sümerlerde başlamıştır. Anlatmak istedikleri nesnelere benzer şekilleri kil tabletlere aktaran Sümerler, aynı zamanda bizlere yazının hikayesini de anlatmışlardır. Hesap kayıtları tutmak amacıyla başlanan piktogram (resim yazısı) zaman içinde yetersiz kalınca bu kez şekilleri değil, sesleri ifade eden işaretler oluşturulmuştur. Buna da fonogram (ses yazısı) diyoruz ki, bütün yazıların temelinde de bu önemli buluş vardır. Seslerin ifade edilebilmesi ile yazı, ticari ve hukuki metinlerden şiirler ve hikayelere kadar insanlık tarihini duygu, düşünce ve bilgilerle bize anlatan en önemli araç olarak hayatlarımızda yer almıştır.

yazının tarihi
Piktogram ve fonogram

Tarihteki ilk anayasa olan Sümer Anayasası, yazının birlikte yaşama ve medeniyete getirdiği en önemli etkidir. Gılgamış Destanı ise yazının duyguların dili olduğunu bize gösterir. Yumuşak kilden yapılan tabletler üzerine kil sertleşmeden kamış kalemler ile yazmaya çalışmak şu an ki koşulları düşündüğümüzde yazmanın aynı zamanda ne kadar zahmetli olduğunu da gösteriyor.

Yazının hikayesi için bilinen bir diğer en eski örnek yine M.Ö. 3100’lerde Mısır Hiyeroglif yazısıdır. Sümerlerdeki gibi önce resimlerle daha sonra seslerin ifadesiyle gelişmiş, yazı kil tabletlerden papirüs kâğıtlara geçmiştir.

M.Ö. 1400’lerde ise ilk alfabenin örneklerine rastlanır. Ugarit kültüründe rastlanan bu alfabe, sesleri ifade eden 30 çivi yazısından oluşur. Daha sonraları 22 harften oluşan Fenike alfabesi, yine yapılan çalışmalar sonucu yazının hikâyesini bize aktaran belgelerdendir. Ticaret yapan Fenikeliler sayesinde alfabe bütün Akdeniz’e yayılmıştır. Diğer bütün yazı sistemlerini kullanmaktan kolay olan alfabe sistemi, Antik Yunandan Romalılara kadar kopyalanarak günümüzde bizim de kullandığımız Latin Alfabesine kadar gelişerek gelmiştir. Pek çok farklı alfabe ve farklı dillerin yanı sıra, yazı ile birlikte yazı yazma araçları da gelişmiştir. Kil tabletten kâğıda, kâğıttan kitaba dönüşen yazı artık yazmanın yanında okumanın ve öğrenmenin de yolunu açmıştır.

çivi yazısı, digital yazarlar
Yumuşak kilden yapılan tabletler üzerine, kil sertleşmeden kamış kalemler ile yazmaya çalışmak, şu an ki koşulları düşündüğümüzde yazmanın aynı zamanda ne kadar zahmetli olduğunu da gösteriyor. İnsanın kendini ifade etme ihtiyacı, en temel gereksinimlerinden biri olsa gerek.

Konuşmak kadar okumak ve yazmak da giderek daha fazla ihtiyaç haline gelmiş, Çinlilerin kağıt ve matbaayı icadı ile yazı artık insanların hayatlarının ulaşılabilir bir parçası olmuştur.

Kil tabletten günümüz teknoloji çağına kadar, yazının hikâyesi sürekli değişse de, yazı son teknolojinin de,  M.Ö. 3000’lerin de değişmez yapıtaşıdır. İnsanlık olduğu sürece de yazı her zaman var olacaktır.

 Yazının Hikayesi Değişse de Hayatımızdaki Yeri Değişir Mi?

Yazı yazmadan geçen bir günümüz var mı? Günümüz teknolojisinde yazmak konuşmanın çok daha ötesine geçmedi mi? Akıllı telefonlarımızla artık konuşmaktansa yazışmayı tercih ediyoruz. Yazı artık günümüzde bilgi aktarmak ve öğrenmek dışında en basit ikili iletişimlerimizin bile ilk sırasında yer alıyor. Peki ama neden? Yazı niçin konuşmanın bile önüne geçecek kadar iletişimde de tercih ettiğimiz bir araç oldu? Yazının hayatımızdaki yerine bir bakalım, cevaplar bu maddelerin içinde saklı.

  • Yazı, her şeyden önce kendimizi kendimize ifade etmenin de en kolay ve kalıcı yoludur. Aklınızdan geçenleri yazıya dökmek, zihnimizdeki duygu ve düşünceleri somut hale getirmektir. Günlük tutanlar bu durumu çok daha iyi anlayabilirler. Tutmayanlara da denemelerini tavsiye ederim. Yazı duygu ve düşüncelerinizi doğru anlatabilmeniz için size ayna olur.
  • Yazı, kendimizi başkalarına ifade etmenin en kolay yoludur. Konuşurken kafamızda toparlayıp aktarmakta zorlandığımız duygu ve düşünceleri yazarak daha düzenli ve daha anlaşılır ifade edebiliriz.
  • Yazı, konuşmanın yetersiz kaldığı durumlarda, konuşmayı tamamlayıcı olarak icat edilmiştir.
  • Bilgilerin aktarılması açısından yazı, kullanılan en iyi hafızadır.
  • Yazı, öğrenmek üzerinde de etkilidir. Eski zamanlarda yazıcılar, bilgileri yazarlarken akıllarında okumaya göre daha iyi kaldığını keşfetmişlerdir. Dolayısıyla, günümüzde de etkili bir ders çalışma yöntemidir.
  • Yazı, bize her şeyi anlatır. Tarih, icatlar, bilim, teknoloji, doğa aklımıza gelebilecek her şeyi yazının dilinden öğreniriz. Yazı, iyi bir anlatıcıdır.
  • Yazı, duyguların en etkili dilidir. Şiirden, şarkıya, romandan atasözlerine kadar; tek bir cümleden yüzlerce sayfalık kitaplara kadar duyguların en güzel ifade şeklidir.

Digital Yazarlar ekibi olarak, hikâyesi olan birbirinden farklı konuları sizlere yazı ile anlatmak için buradayız. Bazen geçmiş, bazen bugün, bazen gelecekten; bazen duygular, bazen düşünceler, bazen bilgilerimizi paylaşmak için sizinleyiz. En önemlisi yazarak anlatmayı sevdiğimiz için çıktığımız bu yolda birlikte ilerlemek temennimiz. Hikayesi olan yazılarda buluşmak dileğiyle…

Digital Yazarlar Ekibi

1Shares