Marsta Hayat İçin Hazır Mıyız???

Marsta hayat uzun yıllardır yapılan çalışmalar doğrultusunda Marsa keşif aracı gönderdik, taş topladık, toprak aldık, yüzeyin fotoğraflarını çektik şeklinde bize daha uzak, daha bilimsel çevrelerin takip ettiği bir konuydu. Bizim için tavlada rakibi Mars’a göndermek vardı sadece 🙂 2012’i yılına geldiğimizde ise ilk olarak Hollandalı iş adamı Bas Landrop’un girişimiyle başlayan MARS ONE projesi ile Marsta hayat bir anda hepimizin ilgi odağı haline geldi. Hayatlar dünya hayaller Mars 🙂  Projenin amacı, Marsta yerleşik bir insan kolonisi kurmaktı. Üstelik hedef çok yakındı. 2018’de insansız uzay aracı Marsa gidecek, 2024’de ise ilk insan kolonisi Marsa yerleşecekti, geri dönmemek üzere.

Aman gidelim artık buralardan şöyle sessiz sakin bir gezegene yerleşelim diyenlerin sayısı ne çokmuş ki, dünya üzerinde rekor başvurular oldu. İlk gönüllülerin belgeselleri çekildi, yayınlandı. Aralarında 4’ü kadın 6 Türk’ün de bulunduğu Marsın ilk insanları önce dünya üzerinde eğitimlerden geçip, Marstaki yaşama hazırlanacaklardı. Ve tabii, oradaki yaşam da dünyaya canlı yayınlarla sunulacaktı. Bir nevi survivor gibi, ama burada gidip de dönmemek var 🙂  Bir anda Marsta hayat gidilebilir, görülebilir, yaşanabilir bir hal aldı. Şahsen köyde doğal yaşam benim için yeterli, Mars’ta doğal yaşam fazla zorlayıcı gelebilir 🙂 Zaten bu proje de istenildiği gibi gitmedi ve resmi olarak projenin sonlandırıldığı açıklandı. Mars’ta umutlar rafa kalksa da kendi gezenegenimizde düşünülen 2050’de dünya modeli de biraz koloni mantığını andırıyor. Hele ki akıllı şehir kavramının gelecek boyutları oldukça ilginç.

Marsta Hayatla İlgili Devam Eden Projeler

Tabii ki başrolde NASA var. Mars yolculuğuna hazırlık olarak Nasa, 2023’de önce Ay’a astronot gönderecek. Şu anki Marsta hayat için hedef 2030 yılı olarak belirlendi. İlk olarak 2027 yılında bir yıllık Mars simülasyon yaşamı kurulacak. Nasa’nın hedeflerinde kolonilerin Marsa gidip, dünyaya yeniden dönmesi de mevcut. Yani Mars One projesi gibi geri dönüşsüz bir sistem değil. 2100’lerde ise Mars artık dünya benzeri bir gezegen olacak. Sonra gelsin hipersonik uçuş deneyimleri. Hatta ilk konut prototipleri de belirlendi. Nasa’nın bunun için 2014’de düzenlediği yarışmayı, ABD’nin Arkansas eyaletinden katılan ekip kazandı. Koloni inşaatlarını da tabii ki robotlar yapacak 🙂 Rusya ve Çin 2040’da Marsa seferler yapmayı planlıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri de Marsta hayat konusunda proje atılımı yapan bir başka ülke. Mars 2117 isimli proje ile Marsta bir şehir kurmayı hedefliyor. Hatta Dubai’de, Mars koşullarıyla birebir aynı bir uzay şehri kurmak öncelikli planları arasında yer alıyor. Dünyanın en büyük uzay şehri diyecek kadar da iddialılar. Eh ne yapalım Marsa gidemezsek Dubai’ye gider, Marsa gitmiş kadar oluruz 🙂

Marsta hayat konusunda en popüler gündemi oluşturan isim Elon Musk. Nasa ile ortak çalışmalar da yürüten SpaceX, 2024’de Marsta hayat projesine start vermeyi planlıyor. Bu konuda oldukça heyecanlı olan Musk 2028’de ilk Mars üssünü kurmayı ve insanlı yaşamın da 2030 yılında başlayacağını ifade ediyor. Kendisi de büyük ihtimalle Marsa yerleşecekmiş. Eh bunca yatırımın ve çalışmanın ardından onun yerinde olsam ben de giderdim 🙂

Marsta Hayat İle İlgili Son Gelişmeler

Marsta hayat olduğuna dair elde edilen son bulgular şöyle. Yüzeyin 1.5 km altında su bulundu, ancak suya ulaşıp analiz aşamaları halen devam ediyor. Bunun dışında bulunan mikroorganizmalar da Marsta hayat yönünde umut verici gözüküyor. Burada kastedilen, uzaylılar değil. İnsanın Marsta yaşayabilme ihtimali. Nasa’nın Mars 2020 gezgini, burada hem geçmiş yaşam izlerini inceliyor, hem de insan için vazgeçilmez olan oksijen üretimi için çalışmalar yapıyor. Nasanın bir başka destek verdiği projede robot arılar. Alabama üniversitesi ve Japon bir ekiple hazırlanan proje sayesinde, gezegenin dağlık alanlarında robot arılar ile çok daha kolay veri toplanacak.

Henüz insan için Marsta hayat var demek galiba biraz erken. O yüzden bu güzel gelişmeleri takip edelim ama asıl dünyamıza sahip çıkalım. Giderek tükenen hayat kaynaklarımız, çevre kirliliği, nesli tükenen canlılar gibi konularda önce dünyamıza sahip çıkalım, çünkü asıl hayat burada var 🙂