Korona Günlükleri Vol.2
Mart 30, 2020Hepinize merhaba Digital Yazarlar takipçileri. Koronavirüs karantinasında 14 günü geride bıraktım. Bu süre zarfında neler oldu, evde nasıl vakit geçirdim, neler yaşadım hepsini sizinle paylaşacağım. Daha ne kadar süre karantina altında olacağımız her ne kadar belli olmasa da karantina sürecini kafayı kırmadan geçirmek mümkün, bunun için pek çok yol var. Kitap okumak, film izlemek, oyun oynamak, ders çalışmak ya da normal zamanda eve iş getirilmese de karantina döneminde eve iş getirip işlerle uğraşmak zamanı geçirmeye yardımcı olabilir.
Ama her şeyden önemlisi yeni bir güne uyandığınıza şükredip gün içerisinde neler yapacağınızı planlamalısınız. Korona Günlükleri Vol.1 yazımın ardından Koronavirüs Günlükleri yazı dizisine devam ediyoruz. Vee işte karşınızda Korona Günlükleri Vol.2. Keyifli okumalar…
Korona Günlükleri Vol.2: Neler Oldu?
Birinci haftada ciddiyetin farkına varıp olayın şokunu atlatmaya çalışsam da ikinci hafta aslında iyice sıkıntıdan patladığım ve her an kendimi dışarı atmaya hazır olduğumun farkına vardım. Ne değişti diyecekseniz sonucu hemen söyleyeyim: Evdeyim ve yine odamdan size bu satırları kaleme alıyorum 🙂
Neden Saat 9 Nedennn?
Okulların tatil olmasının ikinci haftasına girmişken tabii ki online eğitimin de ikinci haftasına girmiş bulunuyoruz. Birinci haftayı öyle ya da böyle atlattık tabii ki derslere alışma süreci olarak. Ancak uyku düzenimi ev moduna göre ayarlayınca tabii ki bir Pazartesi sabahına uyanmak zor oldu.
Gece yatarken zerre umrum değildi Pazartesi sabahına uyanmak. “Öğrenci dediğin uyku nedir bilmez” diye kendimi biraz gaza getirip gecenin bir körüne kadar oturmaya devam ettim. Tabii yattım ama sabah da uflaya puflaya “Nerede kaldı evde eğitimin anlamı. Niye sabah 9.00. Niye bu online dersleri makul bir saatte yapmıyorlar. Neden neden nedeennn” diye söylene söylene uyandım. Uyandım ama meğer tek gözüm hala uykudaymış. Bir gözüm açıkken yataktan kalkıp ayağımı masamın kenarına haşıırtt diye geçirmemle öbür gözümün açılması bir oldu 🙂 Neyse ki ayak serçe parmağım değildi 🙂 Sinirime mi denk geldi nedir, başladım gülmeye. O sırada babaannem uyanmış olmalı ki “N’oluyo çocuğum” diye bir ses işittim. Gülmekten konuşamadığım için sadece “Hiç” diyebildim. “ Ay n’oluyo bu çocuğa” derken kulaklığımı takıp, ayağımın acısını unutup seri bir şekilde elimde bir tutam ekmekle birlikte eğitim aşkıyla canlı derse girdim. Aman da ne eğitim aşkı 🙂
Edi ile Büdü Çatışması
Evimizin neşesi Edi ile Büdü’nün rutin olarak tartışmalarına şahidim. Ama koronavirüs çıktığından beri olan tartışmaları gerçekten beni benden alıyor. Dedemin “camiye gideceğim” diye evden kaçmasının ardından yetkililer tarafından gelen açıklamayla camilerin de kapatılmasının ardından bu sefer de dedem “arkadaşlarımla buluşacağım” diye evden kaçmaya çalıştı. Babaannem ile ben her ne kadar dil döksek de dinletemedik.
En sonunda dedemi ben kenara çektim ve “dede ben seni arabayla gezdireceğim” dedim çaktırmadan. Dedemin hazır cevaplılığına her zaman hayranımdır ve mizahi yönümü de sanırım dedemden almışım ki dedemin “Hani hava kapalı ama akıyorduk” deyişiyle işte benim dedem dedim. İlahi dedeciğim, sen çok yaşa 🙂
Sakin Ol Champ… Sadece Çerez Almaya Gittim
Koronavirüs karantina günlerinin bilmem kaçıncı günü evde otur otur patladım sıkıntıdan. Market ihtiyacı da yok zaten her şeyi depoladık eve. Arkadaşlarımla Whatsapp grubundan geyiğin dibine vuruyoruz iyi, güzel, hoş da o da bir yere kadar. Uyuyorum yok, ders çalışıyorum yok, eğitim alıyorum yok. E ne olacak bu iş? Madem market ihtiyacı yoksa abur cubur alırım diyerek arabayı alıp pırrr kaçtım dışarı. Çerez alıp da biraz arabayla gezmeden eve döner miyim hiç? Zaten araba kullanmayı seviyorum, açtım müziğimi gezdim sokak sokak. Ev ahalisini daha fazla ayağa kaldırmadan eve döndüm.
Merdivenden çıkıp daha kapının önünde ayakkabılarımı çıkarmadan babaannemin elinde kolonya, annemin elinde sıvı sabun birbirleriyle yarışır gibi ikisini birden elime tuttular. Kapıda durdum ama “durun şimdi hanginizi seçeceğimi karıştırdım, içeri gireyim hele bir” deyip seriden banyoya kaçıp kapıyı üzerlerine kilitledim ve derin nefes aldım. İyice dezenfekte olduktan sonra odamdaki karantina hayatıma boynu bükük bir şekilde devam ettim.
Çiçek Ruhun Gıdasıdır
Evde kalmaya devam ettiğim süre zarfında kendime yeni uğraşlar bulmaya başladım. En son fi tarihinde ilkokulda pamuğa fasulyeleri yerleştirerek fasulyeleri yeşillendirmiştim. Bizimkilerin evimizin arkasına depoladığı çiçek fidelerini ekmek meğer bana iyi gelen bir şeymiş bunu keşfettim.
Vaka Sayısı Artıyor
Koronavirüs ülkemize girdiğinden beri rutinim oldu haberlere bakmak. Bir kere her gece televizyonum yatana kadar açık ve dizilerimi izlemekten vazgeçtim artık. Acaba güzel haberler gelir mi, yetkili amcalar bize sokağa çıkmak serbest der mi, vaka ve ölüm sayılarında durum ne? Gözümüzün bile görmediği küçük canavarlar adeta hayatı durma noktasına getirdi. Tabii her gece vaka ve ölüm sayısında artma var ancak bunun yanında iyileşenlerin de olması gibi güzel haberler de almak insana iyi geliyor elbette.
Umut dolu bekleyiş sürüyor. Güzel günler elbet gelecek. İşte benim de Koronavirüs karantina günlüklerinde ikinci haftam bu şekilde geçti. Üçüncü haftada yaşayacağım maceralar için beklemede kalın.
Yazan: DG1