Hayalet Titreşim Sendromu: Teknolojinin Hastalığı

Teknolojinin hızla hayatımızın içinde olması bize yenilikler getirdiği kadar birçok sorunu da meydana getirdi. Hayalet Titreşim (Phantom Vibration Syndrome) Sendromu, bunlardan bir tanesi. Dijital çağın bu yeni hastalığına gelin yakından bakalım, bu hastalığa sahip misiniz ya da aday mısınız?

Hayalet Titreşim Sendromu Derken?     

Biraz açalım tabii ki bu Hayalet Titreşim Sendromu ’nu. Öncelikle bu sendromda hayalet falan görmüyorsunuz kesinlikle 🙂 Ya da hayaletlerin gönderdiği doğaüstü titreşimler de yok 🙂 Aslında yukarıda size şifreyi veriyorum. Hayalet Titreşim Sendromu tabii ki teknolojinin getirdiği bir şeydir.  Hayalet Titreşim Sendromu, günümüzde elimizden hiç düşürmediğimiz akıllı telefonlarımızın cebimizde iken titrediğini sanmamızdan kaynaklanan bir durumdur. Adını ise Hayalet Uzuv Sendromu’ndan almıştır.

Hipotalamus tarafından salgılanan dopamin hormonu sayesinde pozitif enerjiyle dolmamızla birlikte mutlu oluruz. Bu durumu teknoloji açısından değerlendirdiğimizde ise sosyal medyada aktif olarak yaptığımız her paylaşım dopamin hormonunun artmasını sağlar. Bağımlısı haline geldiğimiz akıllı telefonlarımızdan bir süre ayrı kaldığımızda bir boşluk hissederiz. Bunun yanı sıra beynimiz ihtiyaç duyduğu dopamin hormonunu alamaz ve vücuda titreşimler yollamaya başlar. Böylece hayalet titreşimler algılamaya başlarız. Sydney Üniversitesi Psikoloji Bölüm Müdürü Alex Blazczynski, bu olayın tamamen elektriksel olduğunu söylüyor. Ayrıca, akıllı telefonlarımızın yaydığı sinyallerin sinir uçlarımıza değmesiyle titreşimler hissettiğimizi de dile getiriyor.

Yapılan araştırmalara göre, insanların %89’u bu sorunu iki haftada bir, %10’u çok uç şekilde yaşıyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Larry Rosen ise pantolonumuzun bir yere sürtünmesinden tutun da bir sandalyeyi yerinden oynatmamızdan dolayı yayılan titreşimi cep telefonumuzdan gelen bir titreşim olarak algıladığımızı söylüyor.

Hayalet Titreşim Sendromu Nasıl Geçer?

Hayalet Titreşim Sendromu’nun çözümü elbette vardır. Bu sorunun çözümü ile ilgili birçok araştırma yapan ilk ve tek doktor Michael Rotherg üç farklı çözüm sunmuştur. Cep telefonlarının titreşim özelliğini kapatan kişilerin %75’i, cep telefonlarını farklı ceplerinde taşıyanların %63’ü ve cep telefonlarını değiştirenlerin %50’si bu sorundan tamamen kurtulmuş.

Titreşim sendromunun bizim açımızdan çözümü de mümkün. Resim ve müzik dışında diğer sanat dallarıyla uğraşarak dikkatimizi dağıtabiliriz. Bunun yanı sıra beynimizdeki düşünce akışını rahatlatmak için birkaç dakikalığına yapacağınız meditasyon ve şükür duası yapmak iyi gelebilir.

Aslında en güzeli biraz telefon ve sosyal medya diyeti 🙂 Yani telefonlar ve sosyal medya olmasa ne yapardım? Daha çok kitap mı okurdunuz, daha çok film mi izlerdiniz ya da mutfakta değişik tatlar mı denerdiniz? Bu sorunun cevabı sizde neye denk geliyorsa biraz bunlara yönelmek de faydalı olabilir.

İşin içinde bir hayalet olmasa bile, hayalet titreşim sendromu sizi esir almadan önlem almakta fayda var 🙂