Benim Koronavirüs Günlüklerim

Mart 25, 2020 0 Yazar: Konuk Yazar

Okunma Sayısı: 3.362

Herkes gibi ben de karantinaya başladım ve yaşadıklarımla benim koronavirüs günlüklerim … Digital Yazarlar’ı tesadüfen bulduğum “organik nutella” tarifinden beri takipteyim. İş hayatım evden çalışma moduna geçince haliyle ev ortamında çalışmanın ötesinde bir şeyler yapabilmek ruha şifa. Aslında koronavirüs karantina günlerinde günlük tutmaya, kendime bir arşiv yapmaya başlamıştım. Digital Yazarlar’da gördüğüm “siz de yazdıklarınızı yollayın paylaşalım” cümlesini görünce “neden olmasın ?” dedim ve burdayım.

Karantina Günlerimden Kısa Anekdotlar

koronavirüs karantina, koronavirüs, karantina, günlük

Lafı çok uzatmadan karantina günlerimden kısa anekdotlar ile devam edelim.

Bugün evden hiç çıkmadan geçirdiğim 5. Günüm. Normal zamanlarda, “çalışmasak da evde otursak, erken kalkmasak da uyusak..” kafasına çok gelen bir insan olmama rağmen aslında bunun o kadar da kolay bir eylem olmadığını fark etmiş bulunuyorum. Yani sizin anlayacağınız bir yaşıma daha girdim.

Türkiye’de hali hazırda pek çok beyaz yakalı insan gibi ben de evde çalışmaya mahkum edildim. Mahkumiyet? Bu biraz sert bir ifade oldu sanırım. Aslında buna mahkumiyetten daha çok konfor alanını yeniden yaratma diyelim biz en iyisi. Bugünlerde olumlama şart oldu nasılsa. Elbette yeni yaşam düzenimizin de kendi içinde zorlukları var elbet ama ben şimdi o kısımlara hiç girmeyeceğim.

Birçoğumuz gibi ben de günlerimin büyük bir kısmını çalışarak geçiriyorum ancak çalıştığım anlardan arda kalan zamanlarımı da genel olarak normal zamanda fırsat bulamadığım aktivitelerle geçirmeyi tercih ediyorum. “Çok da merak etmediğimiz bu aktiviteler neler mesela?” derseniz onu da size şöyle özetleyeyim.

Koronavirüs Karantinasında Benim Ev Aktivitelerim

Evvela dedikodunun dibine vururcasına bol telefon görüşmeleriyle besliyorum kendimi. İnsan iletişimi şart! Sosyal medya aktivitelerini ise hiç saymıyorum bile ki neredeyse onsuz yaşayamaz bir hale geldik. Özellikle de bu süreçte. Bunun dışında ise doğal habitatım gereği yabancı dizi ve film sömürücüsü olduğumdan listeme alıp da uzun zamandan beri fırsat bulup izleyemediğim ne varsa çılgınlar gibi izliyorum (Besleyicimiz genel olarak Netflix.) Tabi akıllı televizyonların vazgeçilmezi olan YouTube’u da sahneye almadan edemeyeceğim bu aşamada. Sayesinde sürekli kültürel level atlama durumunda buluyorum kendimi…

Çok uzun zamandır fırsat bulamamaktan yapmayı ertelediğim ya da çok az yaptığım kitap okuma eylemini de yeninden hayatıma sokabildim çok şükür. Öneri isterseniz de George Orwell nostaljisi diyebilirim size.

Sağlıklı Beslenme ve Ben

Gelelim asıl bombaya. Tüm bu saydıklarımdan da önemli bir şey daha oldu bu süreçte hayatımda. “Sağlıklı beslenme”. Yalnız yaşayan her insan gibi dolapta yalnız başına ayrı yerlerde takılan yiyeceklerle sağlıksız beslenirken, koronavirüs sebebiyle evde kalıp izole olduğum günden beri birden bire inanılmaz bir sağlık gurusu haline dönüştüm. Günde üç öğün sebzesinden meyvesine, etinden kuruyemişine kadar bir besleniyorum ki sormayın.

Uzun lafın kısası aslında bu karantina sürecinin bana insan olduğumu ve yapmaya değer gördüğüm şeyleri tekrar yapmaya fırsat verdiğini düşünmeye başladım ciddi ciddi. Tabi “Henüz 5 günde bu kafaya gelmişsin, başta her şey tatlıdır, bir hafta sonra görürüm ben seni!” dediğinizi de duyar gibiyim. Belki bende yakında saç tellerimi sayma aşamasına geçerim ama kendimden şu aşamada hala ümidim var. Yılmak yok!

Koronavirüs salgınında önümüzdeki günlerin bizlere neler getireceğinin bilinmezliği içerisinde anda kalıp böyle yaşamaya çalışmak şimdilik en mantıklı çözüm gibi geliyor bana. Koronavirüs ile evde başlayan yaşam yazısında da tam da bu anlatılıyor aslında. Belki de hayatımızda şimdiye kadar sıkıcı bulduğumuz ne kadar rutinimiz varsa bunları da özlemeye fırsat bulabiliriz bu arada.