Köyde Karantina Günlüğü
Nisan 27, 2020Herkese merhaba. Geçenlerde anam bahçeye kabak ekmek istedi. Kabak nasıl yetiştiriliyor ki diye Google’a bizimkiler için kabak yetiştirmek diye arattığımda Digital Yazarlar’ı keşfettim. Girip hem yazıyı okudum hem de diğer kategorideki yazılara bir göz attım. Daha sonra Koronavirüs Günlükleri kategorisini gördüğümde “bu ne ola ki” diye kategoriye girdim. Kategoride yazılmış olan günlükleri okudum ve Digital Yazarlar ekibinin çağrısına kulak vererek ben de köyde karantina günlüğü yazmaya karar verdim.
Öncelikle kendimi kısaca tanıtayım. Anadolu’nun bağrında, leblebi kenti Çorum’da doğup büyüyen biriyim. Bendeniz Murat. Üç kardeşin ortanca çocuğu olarak bundan 30 sene önce dünyaya geldim. Ailesel sebepler yüzünden okumayı liseden sonra bırakmış olsam da okuma ve yazma aşkından vazgeçmedim. 12 yaşımdan beri yazın çobanlık, kışın da ne iş bulsa yapan biriyim. Köyde doğup büyüdüğüme bakmayın, kendimi sürekli yetiştirdim. Teknolojiyi takip ettim, sürekli boş bulduğum zamanlarda okudum. Bakkal defterine benzer bir defterim var, arada ona içimi döküp rahatlarım. Babamgiller beni okutsaydı çok iyi yerlere gelebilirdim ama olsun. Varsın böyle olsun. Hayat işte, geçinip gidiyoruz.
Koronavirüs’ün ortaya çıkışı için Çorumlu Kör ana’nın kehanetiymiş diyorlar. Yok öyle bir şey inanmayın. Bizim buralarda öyle şeyler olmaz. Devlet böyüklerimizin dediklerini dinliyom ama bizimkilere ve köy halkına anlatmak zor. Baya dil döksem de anlayan yok. Bari buraya yazayım da bizim köyden de birileri okur belki dedim. Köyde karantina günleri nasıl geçiyor derseniz o da yazının devamında.
Köyde Karantina Günlüğü: Bizim Köyün Delisi
Bizim köyde herkesin “Adsız” diye hitap ettiği, köyün sembolü olmuş bir deli var. Adsız diyoruz ama ne ismini bilen var, ne de bu köye nasıl geldiğini. Muhtar sahiplenmiş, evinin yanındaki derme çatma bir yere yerleştirmiş onu. Yemeğini, çamaşırını, bulaşığını muhtarın hanımı yapar. Gendini pilot zannediyor deli. Habire uçak indirip kaldırıyor bizimki elindeki sopa ve başındaki şapkayla. Kahvenin önünden geçerken bizim köyün abileri az dalga geçmezler Adsız’la. Ama biri bir şey yapsın Adsız’a, canına okurlar adamın. Öyle de severler yani. Bizim köyde herkes birbirine bağlıdır. Bizim Adsız da evin önünden geçerken hep benim cama vurur, sohbet ederiz. Adsız gittiği geldiği seferleri anlatır sürekli. Çok da severim kendisini.
Yine bir gün camımı açtıydım hava alayım diye. Bizim evin önünden geçerken camıma tıklayacağmış bizimki. Tıklayacaktı da yumruğu perdenin altından bana geliyordu az daha. “Adsız napıyon bana vuracağdın” dedim. “Bugün Trabzon’a gittim geldim” dedi Adsız. “Afferim hoş geldin Adsız, ne var ne yok havalarda” dedim. “Böğön gökyüzü açıktı, rahat gidip geldim” dedi. Bizim Adsız ne bilsin son uçuşu olacağını. “Adsız sana bir şey diyecem” dedim. Dikkat kesildi gözündeki güneş gözlükleriyle. “Artık uçuş yapamayacaksın korona çıktı, uçuşlar yasak” dedim. Olduğu yere çöküverdi Adsız. Elimde suyla fırladım hemen kapının önüne Adsız’a bakmak için. Bizim köyün muhtarı da geçiyormuş bizim kapının önünden. Adsız’ı o halde görünce çöküvermiş yanına.
Muhtarla Adsız’ı sakinleştiricez diye akla karayı seçtik. “Eyvah, eyvah!” diye sopayı yere vurmaya başladı. Muhtar: “Tamam oğlum, düzelecek oğlum” diye diye aldı götürdü Adsız’ı evine. Köşeyi dönene kadar yırtındı ama “ben şimdi uçuşa gidemeyecek miyim” diye. Garibim Adsız’ı bir daha göremedim. Muhtarı görürsem soracam keratayı. Candır benim Adsız’ım can.
Hoş geldin Ramazan
Her sene dört gözle beklediğimiz Ramazan’ı bu sene bir yanımız buruk bir şekilde karşıladık. Her sene gelenekseldir, köyün okulunda bütün köy toplanır oruç açarız. Köyün imamı gelir dua okur, sonra da hep beraber teravih namazı kılardık. Bu sene kısmet olmadı. Hasret kaldık köy ahalisiyle iftara.
Babam çocukken abim, kardeşim ve beni camiye namaza götürürdü. Ramazan’da namaz uzun olduğu için uyuyakalırdım yorulup camide. İki ev yanımızda oturan hacı amca da beni çok sevdiğinden ceketini çıkarır üzerime örterdi. Babamı bana kızarken gördüğünde “dokunmayın benim Murad’ıma” derdi. Nur içinde yatsın. Çocukluğuma gittim bir anda. Eskiler işte. Her sene Ramazan’da camiye gittiğimde aklıma geliverir. Yine olsa da yine uyusam, yine üzerimi örtse derim. Bu sene de Koronavirüs sebebiyle camilere gidemediğimizden ötürü bir yandan da onun burukluğu var içimde. Yazarken aklıma geldi işte. Bayrama bitecek diyor Devlet büyükleri. Dilerim tez zamanda bitsin.
Benim için de köyde karantina günlüğü böyle. Bu arada muhtara sordum Adsız uyuyormuş. Adsız da yeniden uçuşa geri dönecek inşallah. Her şeyin önemlisi iyi olmamız. Göreceğimiz güzel günler var önümüzde. Kalın sağlıcakla.
Yazan: Murat